30 Nisan 2013 Salı

YENİ CİCİLER ALDIM...


   Geçen haftadan beri bloglarda gördüğüm Maybelline Jel Eyelinerı incelemek (aslında almak) için öğle arası arkadaşımla birlikte Kemeraltında salına salına Gratise gittik.İlk kez deneyenlerin bile rahatlıkla uyguladıklarını ve sonucundan çokta memnun kaldıklarını okuyunca daha önce hiç jel eyeliner kullanmamış biri olarak bende yaparım cesareti geldi bana :) Bu yüzden ilk alınan ürün bu oldu.

   Sonra farlar.Ne zamandır aradığım beyaz fara sonunda ulaştım.Kaç tane aldım sürüşünü, duruşunu beğenmedim kenara fırlattım bende hatırlamıyorum.Düz beyaz deyip geçiyoruz ama onun bile bir olmazsa olmazı var canım :) Yanında bide toz pembe iyi gider diye düşündüm ve hop benle birlikteler. Alınan ikinci ürün farlar.
   Son zamanlarda bir "Nude" ibaresi aldı başını gidiyor.Buna bende katılmazsam ayıp olurdu ve hoooop 3. ürün olarak nude renkte ojeler alındı.

   Ve son olarak tavsiye üzerine alınan kaş kiti :) Daha sonra yorumunu yapacağım kaş kalemimden şimdilik son derece memnun olmama rağmen çok met edilen kaş farlarından denememek olmazdı.Essence kaş kiti 4. alınan ürün.


 Jel eyelinerıda Essence nin ürünlerini de ilk defa kullanacağım için şimdilik yorum yok.Bunlar hakkında en kısa sürede yorumlaşmak üzere hoşça kalın :)
  

25 Nisan 2013 Perşembe

BİLDİĞİNİZ TÜM PEELİNGLERİ UNUTUN

   Dermalogica Daily Microfoliant Peeling


   Evet tüm bildiğiniz peelingleri unutun.Çünkü bu peeling değil başka bir şey :) Yaklaşık 7 ay oldu ben bu ürünle tanışalı.Arada bir küstüğümüz, kırıldığımız, darıldığımız, hatta benim açımdan tek taraflı ilişkimize son verdiğimiz zamanlarda oldu başlarda.Ama son 2 aydır artık ilişkimiz oturdu ve çok düzeyli bir şekilde devam ediyor :)
   Daha önce granüllü (scrublı) bir kaç markanın peelingini denedim ama nedense hep bana yüzümü zımparalıyorlar gibi geliyordu.İçim tam ısınmıyordu.En son Nuxe ün cevizli peelingi aldım.Ürünü açıp kullanmadan önce testerını denedim ve değişen yapısıyla birlikte içindeki ceviz kabuğu parçalarının da bir hayli büyüdüğünü fark ettim.Bu beni çok korkuttu ve açılmamış peelingle birlikte samimi olduğum eczacım Aslı Hanımın yanına koştum.Cildime daha az zarar verecek (aslında hiç vermeyecek) hangi ürünle bunu değiştirsek diye konuşurken bana Dermalogica almamı, en çok satan peelingin bu olduğunu söyledi.Tabi elimdeki peelingle arasındaki fiyat farkı neredeyse 3 kattı.Bu gözümü ve cüzdanımı korkutmadı değil ama Aslı Hanım bana bunun sadece yarım çay kaşığı kullanıldığını ve çok uzun zaman yettiğini söyleyince içim rahatladı, (zaten rahatlamak için bahane arıyordu) alıverdim :D
   İlk başlarda aramız bazen bozuldu dedim çünkü ne zaman peeling yapsam hiç sivilce çıkmayan yüzümde pıt pıt küçük sivilceler atmaya başlıyordu.Zamanında Zoretanin içip şuan sorunsuz bir cilde sahip olan bendeniz için çok büyük bir problemdi bu tabi ki de.Acilen araştırmalara başladım ve cildin altındaki sebum fazlası atılana kadar bir nevi cilt alışana kadar bir kaç sivilce atmasının normal olduğunu öğrendim.Şimdilerde ise aramız bal kaymak.

   Yapısına gelirsek, daha önce hiç alışık olmadığımız bir yapıda bu ürün.Toz şeklinde ve suyla etkileşime geçiyor.Elinize aldığınız yarım çay kaşığı ürünün üstüne çok az miktarda su döküyorsunuz.Avucunuzdaki toz kremleşmeye başlayınca eki elinizi birbirine sürterek arada kalan parçacıkları da yok ediyorsunuz ve elinizde oluşan yumuşacık köpük gibi peelingle yaklaşık 1 dk boyunca yüzünü ovalıyorsunuz.Hepsi bu :) Yüzünüzde ne bir tahriş, ne kızarıklık,ne yanma, ne batma, ne de kuruluk oluşuyor.Tam tersine peeling yapmamış gibi yumuşacık hissediyorsunuz.Firma o kadar zararsız olduğunu iddia ediyor ki o yüzden ürününe günlük peeling diyor, yani her gün yapabilirsiniz.Tabi ben hem cildin doğal yapısının bozulmaması, hemde bütçemin dengesi adına :) haftada 2 kere yapıyorum ve yetiyor.Artık sivilce çıkmıyor yüzümde ve cilt tonumun günden güne daha da düzeldiğini görebiliyorum.


   Ürünün asıl etkeni pirinç kepeği.Pirinç tarlalarında çalışan bayanların ciltlerini ne kadar beyaz ve lekesiz olduğunu gören firma yetkilileri bunun üstüne araştırma yapmışlar ve bu ürünü sunmuşlar bize.İyiki de sunmuşlar :) Ürün biraz pahallı evet! Şuan ki piyasa fiyatı yanılmıyorsam 186 TL.Tabi kampanyası indirimi hariç.Ama hem verdiğimiz paraya değiyor hemde az az kullandığımız için çabuk bitmiyor.Ben 7 aydır kullanıyorum (son 2 ayı iyice düzenli) daha yarıya bile gelmedim diyebilirim.
   Cilde zararsız,her cilt tipine uygun peeling arayanlar ve özellikle acaba bunu denesem mi diyenler için hemen alın derim :) Pişman olmayacaksınız...

22 Nisan 2013 Pazartesi

ARADIĞIM GÜNEŞ KORUYUCUYU SONUNDA BULDUM

   NUXE ECRAN PRODIGIEUX



   Yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte araştırmalara başladığımız ürün scalasının en başında güneş koruyucuları geliyor.Eminim ki bu aralar kiminiz sürekli kullandığınız markanın indirimini kolluyorken, kiminizde benim gibi isteklerine uygun yeni bir marka aldı yada alacak :)

   Peki nedir bir güneş koruyucundan beklentilerimiz?Kendimden örnek vermem gerekirse ben hep çok yoğun olmasından şikayetçi olmuşumdur güneş kremlerinin.Deniz kenarında güneşlenirken yüzümüz için kullandıklarımızı anlayabiliyorum ama  günlük hayatımda  her dışarı çıktığımda sürebilmek adına daha ince yapılı yapış yapış olmayan bir krem aradım durdum.Özellikle bazı ürünleri uyguladığımda suratımı Sevimli Hayalet Casper gibi bembeyaz yapmasından nefret ediyorum.Ben kremimi uyguladıktan son makyajımı rahat rahat yapabilmeliyim.Tutmamalı makyajımı, allığımı sürdüğümde kalıp gibi yapışıp kalmamalı yanaklarıma.
   Veee sonunda aradığımı buldum.Nuxe Ecran Prodigieux Çok Amaçlı Koruyucu Yüz Bakım Kremi.Neler vaat ediyor bu krem diye bakarsak aynen şöyle yazıyor arkasında ;

  -Bir Nuxe yeniliği olan bu bakım kremi güneşin zararlı etkilerine karşı cildi korurken (SPF 30) aynı zamanda hücre korunmasına da destek olur.(Yasemin Çiçeği,E Vitamini Türevi,Kakao Özü,UV Filtreleri).Ayrıca kirli havanın cilt üzerindeki olumsuz etkilerine karşı etkilidir (Karite Polifenolleri).Cildin erken yaşlanmaya karşı korunması için çalışır.Hafif dokusu sayesinde tek başına ya da günlük kremin ardından kullanım için uygundur.Cildinizi başta UVA ve UVB ışınları olmak üzere çevresel faktörlerden korumak için tüm yıl boyunca yaz,kış kullanın.Paraben ve silikon içermez.


   Aynen arkasında dediği gibi en sevdiğim özelliği hafif yapılı olması zaten.İnce bir tabaka halinde dağılıyor yüzünüzde ve asla küçük bir hayalet olmuyorsunuz :) En ufacık bir beyazlık yapmıyor.Cilt tarafından biraz emildikten sonra istediğiniz makyaj uygulamasını yapabiliyorsunuz.Ne bir tutma, ne bir ağırlık, ne yağlı bir his hiç bir olumsuz şey hissetmiyorsunuz.İçeriğindeki bitkisel özler sayesinde de mis gibi bir koku geliyor burnunuza.Ürün 30 koruma faktörlü ve 30 ml.365 gün her saat kullanabilirsiniz.Hatta öyle ki ben gün içerisinde bir kaç saatte bir ya da dışarı çıkacağım zaman makyajımın üstünden bile uyguluyorum.Makyajımda ne bir dağılma, ne de bir bozulma yaratıyor.Parmaklarınıza döktüğünüz yeterli miktardaki ürünü diğer elinizle incelttikten sonra tampon hareketlerle yüzünüze uyguluyorsunuz.Dikkat!Burada önemli nokta "TAMPON HAREKET".Eğer dairesel hareketlerle sürerseniz makyajınız bozulmaz garantisi veremem :)


   Ben 1-2 ay önce İzmir'de bir eczaneden almıştım ilk ürünümü.Dün Nuxe Ecran Prodigieux ta 3 al 2 öde kampanyası olduğunu öğrenince hemen diğerlerini de stokladım.Ürünün normal satış fiyatı 59 TL.Tabi kampanya ve indirimlerde daha uyguna bulabilirsiniz.Bundan sonra kolay kolay Nuxe ten başka güneş koruyucu kullanacağımı sanmıyorum.Aklından bunu geçirenler için hiç durmayın hemen deneyin derim :) 

21 Nisan 2013 Pazar

FIRÇALARIM GELDİ

  REAL TECHNİQUES

  POWDER BRUSH VE BLUSH BRUSH


   Son zamanlarda bloglarda ki Real Techniques  çılgınlığına her gördüğünü duyduğunu alma meraklısı biri olarak ben katılmazsam olur mu?TABİ Kİ HAYIR :D

  Özel günler haricinde çok fazla fondöten kullanmadığım, bunun yanında tam bir pudra canavarı olduğum için Powder Brushla başladım alışverişime. Cloud10beauty den verdiğim siparişim 7 gün içinde elime sorunsuz bir şekilde geçti.Daha sonra içimde rahat durmayan ve "Al" "Al" "Al" diye çığlıklar atan alışveriş kurtlarını dinleyerek allık fırçası olarak ne alabilirim araştırmasına girdim.Blush Brush - Expert Face  ikileminde kaldım çünkü bir kaç blogta Expert Face i allık fırçası olarak kullandıklarını ve memnun da kaldıklarını okudum. Bende blogunda Expert Face kullanıp, yorumlayan Dörtdörtlükblog'un sahibi Gösde'nin fikrini de aldıktan sonra Blush Brush ın daha bana uygun olduğu kanaatine vararak geçen hafta bu fırçanın siparişini verdim ve yeni ürünüm elime yine sorunsuz bir şekilde 8 günde ulaştı. (İlgin için teşekkürler Gösdecim)

  Powder Brush (Pudra Fırçası) böle tombik ve yumuşak bir fırça.Kılları yuvarlak  hatlara sahip.Blush Brush ise (Allık Fırçası) daha küçük ebatta olup uçlara doğru sivrilen daha mum alevi tipinde olan bir ürün.İkisinin de elimde fotoğrafını çektim ki boyutlarını ve şeklini daha iyi algılayabilesiniz.


   Henüz hiç birisini kullanmadım. Yorumlayıp artılarını eksilerini söyleyebilecek kıvama geldiğimde yine sizlerle birlikte olacağım :)

11 Nisan 2013 Perşembe

BİRİ PIRILTILI ŞEYLER Mİ DEDİ?

  ORİFLAME PRECİOUS MOMENTS EDP

   Evet nerede  simli, pırıltı, taşlı, pullu, boncuklu bir şey varsa  orada kurulan fiks söz öbeği şunlar ;
1) Bu tam benlik :)
2) Bu tam senlik :)
   Siz de bendenseniz eee buyrun o zaman size pırıl pırıl mis gibi 2 ürün.Oriflame Precious Moments EDP ve Vücut Kremi.


   Parfümü düğün zamanında eşim almıştı.Yani 6-7 ay oluyor bendeki mevcudiyeti.Fakat malum kışın kapalı giyindiğimiz için pırıltıları heba etmemek adına sadece özel bir gecede tek sefer kullandım.O yüzden böyle dopdolu şekilde karşınızda :)
   
   Parfümün genel özellikleri; çok sevimli ama bir o kadar çekici şişesi, klas ve ferah kokusu, şişe kapağında ki ayarlanabilir yüzük olan çiçek figürü ve en önemlisi içindeki gerçek elmas tozları.Normalde dibinde tortulanan tozlar şişeyi bir iki kez kuvvetlice çalkalamanız sonucu harika bir karışım olarak çıkıyor karşınıza.Kullanıma hazır olan parfümünüzü artık dilediğiniz gibi kolunuza, boynunuza, dekoltenize ve hatta benim gibi saçlarınıza bile sıkabilirsiniz.Aralardaki gizli gizli ama mükemmel görünen elmas tozu taneciklerine eminim sizde  hayran kalacaksınız.Bunun yanında ilk sıktığınızda limon gibi kokan ama oturdukça mis olan gayet kalıcı kokuya da bayılacaksınız.


   Bunlara keza her mevsim, her an, her duştan sonra sürebileceğiniz vücut  yumuşatıcısı ise tıpkı parfüm gibi tarifsiz güzel.Kremdeki ışıltılar parfüm kadar net olmasa da güneşe çıktığım zaman hepsinin ışıltısı beni benden alıyor :) Kokusunun teninizde kalıcılığı ve cildinizi yumuşacık ipek gibi yapması da cabası.
   Kısacası ben bir iki hafta sonra kısa kollu ve kolsuz, açık yaka giyebileceğim bol bol parfümümü fıslatabileceğim günleri iple çekiyorum.Bitmesine yakın ve indirime girdiği zaman da tekrar sipariş edeceğimi ayrıca belirtmek isterim.Bu tarz ürünleri sevenler için mutlaka deneyin pişman olmayacaksınız derim.

9 Nisan 2013 Salı

KADINA DAİR BİR HASTALIK "MEME KANSERİ" ...

   Hepimiz bayanız, kadınız, anneyiz ya da anne adayıyız ve bize has, bizi tehdit eden en önemli hastalıkların başında meme ve rahim kanseri geliyor.Takip ettiğim bir derginin bu ayki sayısında Meme Kanseri hakkında çok geniş kapsamlı, detaylı bir yazı yer alıyordu. Bende herhangi bir dergiyi takip etmeyen, takip etmek isteyip de vakit bulamayan ya da bütçe ayıramadığı için okuyamayanlar adına aklımda kalan özetini paylaşmak istedim.Malum burada sadece ürünler ve yorumları değil kadına dair her şeyi bulabileceğinizi söylemiştim.
















-Meme Kanseri Nedir?
  Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşuyormuş.Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, kontrol dışı olarak çoğalması ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmesine meme kanseri deniyormuş.
Meme kanserine yol açan risk faktörlerini sıralarsak ;
-50 yaş üstünde olan kadınlarda bu hastalığın görülme sıklığı 50 yaş altında olanlardan 4 kat daha fazlaymış.Yani YAŞ birinci faktör.
-Annesi  yada kız kardeşi Meme Kanserine yakalanan bir kişinin diğerlerine göre kansere yakalanma riski 2-5 kat daha fazla oluyormuş.GENETİK faktörü.
-30 yaşından sonra doğum yapan kadınlarda 20 yaşından önce doğum yapanlara göre bu hastalığın görülme oranı 2 kat daha fazlaymış.DOĞURGANLIK faktörü.
-Erken menopoza giren kadınlarda hormon tedavisi yapılmıyor ise meme kanseri riski önemli ölçüde azalırken, 50 yaşından sonra adet görenlerde az da olsa hastalığa yakalanma riski artıyormuş.FERTİL ÇAĞ SÜRESİ faktörü.
-Ve menopoz nedeni ile uzun süre östrojen tedavisi gören kadınlarda (10 yıldan fazla) risk daha çok artıyormuş.
   Kendi Kedimize Muayene ederek erken teşhise yardımcı olduğumuzu hepimiz biliyoruz.Peki nasıl yapıyoruz?
-Ayna karşısında elle ve gözle, özellikle duşta sabunluyken elle yapılması öneriliyor. (Düzenli olarak her ay)
-Gözle yapılan muayenede ayna karşısına geçerek meme başında bilinenin dışında değişiklik, çekilme, meme başının pullanması ya da egzama benzeri kızarması, ciltte çekilme ve çukurluk, daha önce fark edilmemiş şişlik, portakal kabuğu görüntüsü ve bazen de anormal dolgunluk hissi olup olmadığına bakılması gerekiyor.
-Ayakta muayene sağ elle sol meme ve sol elle sağ meme göğüs duvarına sıkıştırılarak,ayrıca memeyi altta  ve üstten iki el arasında sıkıştırarak yapılması gerekiyor.
-Yatarak muayene ise, yine göğsü göğüs duvarı ile el arasında sıkıştırarak herhangi bir anormal oluşum olup olmadığı kontrol ediliyor.
  Allah korusun ki, elimize herhangi bir kitle geldiğinde yapmamız gereken şeyin güvendiğimiz bir hekime gidip mamografi istemek  olduğunu hepimiz biliyoruz. Mamografi ile ilgili dip notta diyor ki;
-Adet bitimini takip eden hafta, memelerin hassasiyetinin en az olduğu zamandır. Ayrıca adet bitimini takip eden hafta, hormonal nedenlerle memelerin şişliği en alt düzeydedir.Bu yüzden mamografi çekimi için en ideal zaman adet bitimini takip eden haftadır.

6 Nisan 2013 Cumartesi

SAÇ BAKIMI İÇİN YENİ BİR FORMÜL DE BENDEN

SAÇ BAKIMI İÇİN BİTKİSEL YAĞ KARIŞIMI


   Çocukluğumdan beri kaybetmediğim en önemli şeylerin başında saçlarımın ışıltısı geliyor galiba.Hayatım boyunca "Hangi şampuanı, hangi saç kremini kullanıyorsun?", "Saçına özel bir bakım yapıyormusun?" ," Senin saçların nasıl bu kadar parlak?"  diye soran sayısız insanla karşılaştım.Bu kadar iltifatın da etkisiyle olsa gerek saçlarım benim için çok kıymetli.En ufak bir çatallaşma, matlık, kuruluk ve bakımsız görünüş gibi duruma tahammülüm yok.Saçlarımın böle olmasında özellikle etken bir şey yok.Biraz genetik, biraz saçların doğal yapısı, biraz yediğimiz içtiğimiz, biraz  saçınıza en uygun  şampuanı iyi belirlemeniz ve biraz da fön ,maşa gibi dış etkenlerden uzak durmanız sonucu ortaya çıkan bir olay bu.
   Amaaaaaa dökülme derseniz orda size katılırım.Gerek sınav zamanları stresten gerek havalardan gerekse yanlış uygulamalar sonucu saçlarımda dökülme problemiyle karşı karşıya kalmam çok alışıldık bir durum.Bazen öle bir dökülüyor ki yakında kel kalacağıma kendimi inandırmaya başlıyorum.İşte yine böle bir zamanda  saçlara iyi gelen bitkisel yağları incelerken kendi kendime yarattığım bir formülüm var benim.İnanılmaz işe yarayan bir formül.Eklediğim yağlar sayesinde sadece dökülme önleyen değil, saçın daha hızlı uzamasını sağlayan,daha parlaklaştıran,nemlilik veren ve daha sağlıklı görünmesini sağlayan bir karışım.Alın elinize kağıdı kalemi malzemeleri saymaya başlıyoruzzzzz :)

- 1 Kutu Evigen Ampul
- 1 Kutu Bemix Ampul
- 1 Kutu Bepanthen Ampul
- 1 Şişe Tatlı Badem Yağı
- 1 Şişe Defne Yağı
- 1 Şişe Jojoba Yağı
- 1 Şişe Fındık Yağı


  -Tatlı Badem Yağının faydalarını hepimiz biliyoruz.En çok bilinen yağ olduğu için onu geçiyorum.Defne Yağı saçın daha hızlı ve kolay uzamasını sağlıyor.Jojoba Yağı nemlendiriyor besliyor ve parlaklık sağlıyor.Fındık yağı ise saçı besliyor ,yeni saç çıkmasını sağlıyor.
   Yapılışı: Tüm yağları büyük bir cam şişenin içine döküyoruz.Sonra bunların üzerine 3 kutudan çıkacak olan toplamda 15 Vitamin Ampulünü kırıp döküyoruz.Sonra tüm yağlar ve vitaminler birbirine iyice karışsın diye güzelce çalkalıyoruz.İşte kullanıma hazır.Hepsi bu :) Karışımı saç diplerinize sürüp iyice masaj yapıp yedirdikten sonra en az yarım saat bekletmeniz gerek.Daha fazla bekletirseniz tabi ki çok çok daha iyi olur.Örneğin ben ev işlerine başlamadan önce saçımı yağlayıp ev işi bitince de duşa giriyorum.Yani aradan yaklaşık bir 2-3 saat geçmiş oluyor.Başlarda haftada 2 kez yaparsanız tadından yenmez ama vaktim yok uğraşamam derseniz haftada 1 kereden de sonuç alırsınız.

    Bu karışım sizi korkutmasın.Saçlarımı nasıl arıtırım, nasıl çıkar bunca yağ kafamdan diye telaş etmeyin.Özellikle bu yağları seçtim çünkü bunlar yumuşak yağlar.Yani saçınızı elli kere yıkamanıza gerek yok.1 kere iyice köpürtürseniz bile temizlenebilecek kapasitedeler.Öyle zeytinyağı-yumurta karışımı gibi yoğun yapışık bir tipi olmuyor.Düzenli kullanım sonucu elde edeceklerinize gelirsek;
-Saçlarınızın dökülmesi minimum seviyeye düşüyor,
-Saçlarınız daha parlak görünüyor ve daha sağlıklı, daha yumuşak oluyor,
-Veeee en önemlisi olmayan yerde bile saç çıkartıyor.Bir süre sonra saçlarınızın arasında çim adam gibi çıkan küçük küçük saçlar görüyorsunuz :)

  Ben çok memnunum umarım sizde bu bakımdan sonra saçlarınızı çok çok daha fazla seversiniz.Faydam olduysa ne mutlu bana :)
  

5 Nisan 2013 Cuma

Organix Cocoa Butter Hızlı Uzama Şampuanı


Organix Cocoa Butter Hızlı Uzama Şampuanı

cocoa butter


     Bu markayla ve markanın bu serisiyle, 10 ay önce parabensiz ve sülfatsız organik şampuan arayışlarımın sonucunda tanıştım. Cocoa Butter  Kakao Yağlı Anında Onarıcı Şampuan diye tasvir ediliyor  fakat bu şampuanın en önemli özelliği hızlı saç uzatma şampuanı olması.




     Peki asıl önemli soru vaat ettiğini yerine getiriyor mu?   "EVET"...
     Tabi ki bu kişiye bağlı bir memnuniyette olabilir yani ben memnunum sizde de kesin işe yarayacak gibi bir şey söylemek mümkün değil.Fakat saçlarımdaki ani ve hızlı uzamayı sadece ben değil iş arkadaşlarımın da fark ettiğini belirtmek  isterim :)

    Şampuanda doğal olarak keskin bir kakao yağı kokusu var.Duş sırasında yada duştan sonra fırından yeni çıkmış kurabiye gibi kokmanız kaçınılmaz :) Bence sorun yok.Bu koku beni rahatsız etmiyor fakat değişik kokudan hoşlanmayanlar, özellikle kakao kokusu sevmeyenler için uzak durun diyebilirim.Aynı koku saç kremi içinde geçerli.Saç kreminde beğendiğim şöyle bir durum var ki , bu diğer tüm serinin saç kremleri için de geçerli fındık tanesi kadar ürün tüm saç uçlarınızı kaplıyor.Diğer markette satılan saç kremlerine göre daha yoğun bir yapısı var.Aynı şey şampuan içinde geçerli.Elinize döktüğünüzde yumurta akı kıvamında gibi diyebilirim.Şampuan ve saç kremi küçük olmalarına rağmen (385 ml) hemen hemen diğer şampuanlar kadar  uzun süre kullanılabiliyor.Ben çok memnun kaldım ve severek kullanıyorum.Sizde mutlaka deneyin ve test edin derim :) 
Benim aldığım en son fiyatlar şöyleydi;

Şampuan: 36 TL
Saç Kremi: 33 TL